MESLEKİ AHLAK EĞİTİMİ
Ahî birliklerinin en önemli özelliklerinden birisi, üyelerine bir meslek ve ortak davranışlar örüntüsünü kazandırmayı hedefleyen kurumlar olmalarıdır. Bu özellikleriyle Türk eğitim tarihinde öncelikli bir yer almışlardır.
Ahî birliklerinin, ortaya çıkışlarından başlayarak eğitim ve öğretim faaliyetlerinde bulundukları ve üyelerini eğittikleri bilinmektedir. Ahî birliklerinin eğitim öğretim faaliyetlerinin araştırılması, eğitim tarihimizin bir yönünün aydınlanmasını sağlayacağı gibi, günümüzün eğitim faaliyetlerine de ışık tutacaktır.
Eğitim kelimesi yerine eskiden Türkçe’de “terbiye” kelimesi kullanılırdı. Arapça’dan Türkçe’ye geçen bu kelime; “a) Artmak, çoğalmak, b) Olmak, meydana gelmek, çocuğu yetiştirmek, geliştirmek, büyütüp beslemek, c) Islah etmek, düzeltmek, idare etmek, işini gözetmek, şekil vermek(1)” anlamlarına gelmektedir.
Sözlükte ise eğitim; “Belli bir amaç için gereken bilgileri verme işi, talim, tedris, tedrisat(2)” olarak tanımlanmıştır. Eğitim ve öğretim, birbirini tamamlayan, bazen biri diğerine aktarılan iki kavram olarak literatürde yer alır. Eğitim daha çok tavır, davranış, karakter ve bunlara esas olan değerler düzeni ile ilgili olduğundan; “insanın davranışlarına etkileme sanatı(3)”dır. Öğretim ise bireye bilgi ve beceri kazandırma çabasıdır.
Eğitim ve öğretim birbirini tamamlayan iki kavramdır. Bununla birlikte bazen eğitim, öğretimi de kapsayacak şekilde geniş olarak tanımlanmaktadır. İki kavram nasıl tanımlanırsa tanımlansın eğitimsiz bir öğretim düşünülemeyeceği gibi, öğretimsiz bir eğitim de düşünülemez. Dolayısıyla “toy” olarak doğan insanı “olgun” hale getirmek için yapılan bütün faaliyetler eğitimin konusunu oluşturur.
Bu çerçeve içerisinde Ahî eğitim ve öğretimini incelediğimizde karşımıza genel olarak; İslâm eğitiminin prensipleri, faaliyet alanı, amacı ve araçları çıkar. Ahî kurumunun eğitimi de, İslâm eğitiminin bütünlüğü içerisinde değerlendirilmelidir. Ahî eğitimi, “bilenin bilmeyenin elinden tutması” biçiminde karşımıza çıkar.
Buradan hareketle Ahîlik eğitimi; İslâm dinî esaslarına uygun olarak bireyin fikirlerinin geliştirilmesini davranış ve duygularının düzenlenmesini hedefleyen, düşüncede, söz ve eylemde, yöntem ve düzende tutarlı olan, kısaca dünya ve ahirette mutlu olmayı amaç edinen “iyi insan” yetiştirme sanatı olarak tanımlanabilir.
Ahîlik kurumunun meslek ahlâkı, doğruluk ve bağlılığa dayanmaktadır. Bütün işlerde doğru hareket ön planda tutulmuştur. Ahînin meslekî ahlâkının dayandığı prensipler şu şekilde sıralanabilir:
– Müşteriyi aldatmamak
– Malı överek yalan söylememek
– Hileli ölçüp tartmamak
– İhtikâr (karaborsacılık) yapmamak
– Müşteriyi kızıştırmamak
– Alışverişte iyi muamelede bulunmak
– Çalışanın sorumluluğunu bilmesi
– Çalışanın işinde dikkatli olması
– Çalışan ferdin işi savsaklamaması
Bu prensipleri yaşayış felsefesi haline getirmiş bulunan Ahîlik kurumunun mensupları arasında “pazarlık” görülmez. Çünkü, Ahî ahlâkı ile yoğrulmuş bulunanlar, fahiş fiyatla mal satmayı veya fahiş fiyat isteyerek malın değerinin pazarlık konusu yapmayı büyük ahlâksızlık olarak kabul ederler.
Ahîlik kurumunun meslek ahlâkının bir diğer özelliği de “ustaya bağlılık”tır. Kurumunun üyesi, usta dahi olsa kendisini yetiştirenlere her zaman saygılı davranmayı ahlâkî bir meziyet olarak kabul eder.
MESLEKİ YETİŞTİRME DERECELERİ
Meslekî yetiştirme dereceleri, Ahîlik kurumunda bilgi ve becerinin düzeyini ortaya koyan önemli ögelerden biridir.
Ahîlikte öncelikli amaç üstün insan yetiştirmektir. Bu hem ahlâkî yönden, hem de meslekî yöndendir. Dolayısıyla öncelikli amaç ahlâklı, dürüst ve faziletli bir meslek kişisi yetiştirmektir.
Meslekî dereceler üç tanedir:
– Yamak ve çırak,
– Kalfa,
– Usta.
Bir sanata girecek kişinin on yaşından küçük olmaması gerekir. Yamaklık meslekî eğitimin ilk derecesi ve basamağıdır. Veli, yamak olan kişinin işe devamını taahhüt eder(1). İki sene parasız ve devamlı çalışan yamak, yeterli bilgi ve beceri kazanırsa çıraklığa yükseltilir. Çırak olacak çocuğun ustası, kalfaları ve velisi o mesleğin pirinin dükkanında toplanırlar. Reis gereken öğütleri verdikten sonra, çırağa verilecek haftalık ücreti belirler. Çıraklık, meslekî eğitimde ilk yetişmişlik derecesidir. Çıraklık devresi, meslekî bilgilerin en basitlerinin kazandırıldığı düzeyi gösterir.
Bir sanat dalında üç yıl çıraklık eden kişi, kalfalığı gerektiren beceriler kazandıktan sonra bir törenle kalfalığa yükseltilir. Çıraklıktan kalfalığa yükselen kişiler kendilerinden sanatlarıyla ilgili istenen işleri rahatlıkla yaparlar. Kalfalar, ustanın bulunmadığı zamanlarda, ustanın yetkisine sahiptirler. Onlar bu yetkiyi, gerektiğinde kullanırlar ve işyerini yönetirler.
Üç sene kalfa olarak çalışan bir kişi sanatının bütün becerilerini kazandığına dair ustasında düşünce meydana gelirse, şatafatlı bir törenle ustalığa yükseltilir(2). Usta olan kişi şartlar gerçekleşirse, şahsına ait bir işyerine sahip olur. Aksi takdirde başka bir işyerinde usta olarak çalışmaya başlar.